geçen hafta atölyemizde özgün ile başlayan kolaj
çalışmalarına bu hafta nilüfer de katıldı. selin ise desen yapmaya devam etmeyi tercih etti.
hava koşullarından
dolayı dersimizi erken bitirdiğimiz için işlerin bitmiş halinin fotoğrafını
haftaya yayınlayacağız. geçen hafta da dersimizi kar-kış sebebiyle
yapamamıştık. blogumuzun bu kadar uzun süre” başıboş” kalmasını istemediğimden
kendim bir şeyler yazmaya karar verdim.
bu hafta kolaj çalışan iki farklı sanatçıdan bahsetmek
istiyorum. böylece benim açıklama
yapmama gerek kalmadan sanatçıların üzerinden kolaj hakkında fikir
edinebileceğimiz düşündüm.
İlk sanatçımız kurt
schwitters: 1910-1948 yılları
arasında neredeyse kolaj tekniğinden başka bir teknik kullanmadan işler üretmiş
sanat tarihine kolaj sanatçısı olarak ismini kazıtmış bir sanatçıdır. schwitters
işlerinde şehir çöplerini - tren
biletleri, konserve kapağı, şeker kağıtları…-kullanmıştır. bir nevi şimdiki dönemin “geri dönüşüm”
sanatını başlatmıştır. ama sanatçı bunu
yaparken elbette ekolojik kaygılar gütmemiştir . schwitters bulunmuş objelerin sanatta yarattığı etkiyi kullanmayı
amaçlamıştır ve her şeyin sanat malzemesi olabileceğini savunmuştur- bu şu an
bize çok sıradan bir fikir gibi gelebilir ama dönemi için çok radikal olduğunu
unutmayalım.
schwitters’in kolajı seçmesindeki diğer sebep ise bu teknik ile
kompozisyonun en saf halini yakalayabileceğine inanması idi. elindeki malzemeleri
kullanarak, bir öykü kaygısı olmadan kompozisyon yaratmayı amaçlamıştır. elindeki
malzemenin onu yönlendirmesine izin vermiş- klasik resimde malzemeyi biz
yönlendiririz- , kompozisyona ve dengeye odaklanmış ; renklerin, dokuların ve
oranların dengesini yakalamaya çalışmıştır. sanatını bu sözlerle anlatmıştır: “
kullanılabilllir bütün malzemeleri bileştirerek sanatsal bir çalışmaya yapmaya
çalışıyorum… malzemelerin her birine eşit önem veriyorum, boya veya bir tren
bileti benim için eşit önemde malzemedir ”. birinci dünya savaşında üreten sanatçı
savaş ile her şeyin paramparça olduğunu ve bu parçaları bileştirerek yeni bir
şeyler üretmek istediğini dile getirmiştir. işlerlinde yeni çağrışımlar, yeni
bağlantılar kurmak istemiştir. bunu yapabileceği en iyi tekniğin kolaj olduğunu
düşünmekte bence çok da haksız değilmiş.
geçen yüzyılın ilk yarısından yaşadığımız yüzyılın
başlarında yaşayan, başka bir alanda çalışan bir sanatçıya yönelmek istiyorum. kolaj tekniğini birçok
sanatçı kullanmıştır ama ben çocuk kitapları resimlendiren bir sanatçıdan örnek
vermek istedim. bir tekniğin ne kadar
faklı şekillerde kullanılabileceğini göstermek için.
“ed young” ödüllü
bir çocuk kitabı ressamı. tek bir tarzı yok, birçok teknikle çalışmaları var. hikayenin
konusuna göre tekniğini değiştirebilen
çok yönlü bir illüstratör. Onun resimlendirdiği çok ünlü kitaplardan
biri ”wabi sabi”. “wabi sabi” japonca bir kelime ve japonlara göre bir
yabancının bu kelimenin anlamını algılaması imkansız. kitabın kahramanı olan kedi bu kelimenin
anlamını kavramak için bir yolculuğa çıkar. burada young, schwitters’
den çok farklı olarak kolaj tekniğini daha çok görsel zenginlik yaratmak ve belki de doğu kültürüne daha yakın olmak-
doğal malzemeleri kullanarak , dokulu kağıtlar kullanarak- için tercih
etmiş. schwitters gibi savaş döneminde yaşamadığı için parçalardan yeni bir dünya yaratma
kaygısı yokJ. ayrıca
soyut bir kompozisyonlar da yaratmıyor. çocuklara
ve büyüklere hikayenin atmosferini vermeye çalışıyor.
aşağıda “wabi sabi” ile ilgili you tube’da bulduğum ilginç
bir videoyu da yayınlamak istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder