25 Ocak 2012 Çarşamba

"ocak ayı"

bu hafta bloga çok kapsamlı bir yazı yazmam gerekecek!  geçtiğimiz üç hafta boyunca selin gelemedi :( özgün bir adet yağlıboya tablo bitirdi!!!!! nilüfer ise ayakkabı fetişi olmak zorunda kaldı.

özgün 6 ay süren uzun bir kopya çalışmasından sonra haklı olarak daha kısa sürede bitirebileceği  işler yapmak istedi.  bunun üzerine daha modern  - 19 y.y. sonu-  bir ressam olan manet’den kopya yapmaya karar verdi. manet  19.yy.'ın ikinci yarısında yağlı boya resim tekniğine çok radikal yenilikler getirmiştir. döneminin ressamlarının aksine formu büyük renk lekeleriyle oluşturmayı amaçlamıştır. resimde derinlik kaygısına odaklanmadan rahat fırça darbeleri kullanmıştır. döneminde çok illüstratif bulunmuş , renkleri çiğ kullandığı gerekçesi ile eleştirilmiştir. belki de niye bu kadar eleştirildiğini anlatmanın en iyi yolu iki eser örneği vermektir:

adolphe jourdan, 1864

eduard manet, 1863

yukarıdaki eserlerin ikisinin de yaklaşık aynı dönemlerde, aynı konuyu –venüs, çıplak- işlediğini düşünürsek konunun işlenişi bakımından da manet çok radikal bir tavır sergilemiştir.jourdan'ın eserindeki  güzel, teslim olmus ve zararsız bir venüs yerine, manet'in izleyenin gözünün içine bakan bir hayat kadınını betimleyen eseri sanki farklı dönemlerin eserleridir.



özgün’e geri dönersek…. bu işinde daha kararlıydı, hızlıydı, bilinçliydi. esere bire bir sadık kalmadı, renklere, fırça darbelerine kendi yorumunu kattı.  özgün’ün her geçen çalışmasında daha da usta bir fırçası olduğunu görmek onun eğitmeni olarak beni gerçekten tatmin ediyor. Umarım yeni evinin duvarlarını kendi resimleri ile süsleyecek kadar çok iş çıkartabiliriz.



nilüfer ile yaptığımız çalışmalar da çok verimli geçti. aynı objeyi defalarca çizmenin ne kadar öğretici olduğunu tekrar etmekten bıkmayacağım. nilüfer iki hafta üst üste benim sevgili dans ayakkabılarımı çizdi, yetmedi eve gidip kendi dans ayakkabılarını da çizdi. sandalet gibi içinde ayak olmadığında çok boş gözüken nesneleri çizmek zordur. bir form vardır ama o formu veren ipuçları çok azdır- sandaletin ipleri-. daha önceki converse çalışmalarımızda ayakkabının bütün yüzeyini görebiliyorken şimdi nilüferin hayal etmesi gerekti. öğrencilerimi zorlamayı seviyorum, çünkü sonunda hep başarıyorlar :)))))))



nilüfer daha sonra daha tanıdık bir obje çizdi: tors. bu sefer nilüfere ilk bir saat hiçbir müdahalede bulunmadım ve hatalarını kendi görmesi için sürekli teşvik ettim. önce itiraz etti ama sonra aslında birçok şeyi bensiz de güzelce yapabildiğini fark etti. bazen sürekli bize yardım eden insanlar çevremizde olduğunda rahtlıkla yapabileceğimiz şeyleri denemeden yardım alarak yapmayı tercih ediyoruz. 



bu hafta ise takımı tamamladık ve üç silahşörler tam gaz çalışmaya devam ettiler. selin  -üstteki-  ile nilüfer  -alttaki- tors çizdiler. yaşasın! selin üç hafta ara vermesine ramen  bıraktığı yerden devam edebildi. bu kadar sevinecek ne var demeyin, desen çizmeyi öğrenmek dil  öğrenmek  gibidir, verdiğiniz ufak bir ara bile sizi beklemediğiniz kadar geri atabilir.



özgün bu hafta hiç beklemediği bir çalışma yapmak zorunda kaldı: soyut bir kompozisyon!!!!! geçen hafta konuştuğumuz gibi kolaj malzemeleri ile gelen özgün daha önce yaptığı gerçekçi çalışmaların benzerini kolaj tekniği ile yapacağını düşünüyordu. ben ise özgünün artık soyut bir kompozisyon kurmaya hazır olduğunu düşündüğümden, onu bu çalışmaya zorladım. buradaki amacım kompozisyonu bir anlam yüklemeden sadece görsel olarak kurgulamayı öğretmekti. soyut resimler resmin en saf hali gibidir. sadece şekiller,dokular, renkler ve tonlar vardır. o yüzden soyut resim çalışmaları, kolaj çalışmaları çok öğretici olurlar. bize kompozisyon kurgulamayı öğretirler. özgün bu kompozisyonounda renk skalasını sınırladı ki kontrolu kolay olsun. ama bu kompozisyona bir heyecan katmak için de biraz kırmızı kullandı.

Hiç yorum yok: