bu hafta bloga çok kapsamlı bir yazı yazmam gerekecek! geçtiğimiz üç hafta boyunca selin gelemedi :( özgün bir adet
yağlıboya tablo bitirdi!!!!! nilüfer ise ayakkabı fetişi olmak zorunda kaldı.
özgün 6 ay süren uzun bir kopya çalışmasından sonra haklı olarak
daha kısa sürede bitirebileceği işler
yapmak istedi. bunun üzerine daha modern
- 19 y.y. sonu- bir ressam olan manet’den kopya
yapmaya karar verdi. manet 19.yy.'ın ikinci
yarısında yağlı boya resim tekniğine çok radikal yenilikler getirmiştir. döneminin
ressamlarının aksine formu büyük renk lekeleriyle oluşturmayı amaçlamıştır. resimde derinlik
kaygısına odaklanmadan rahat fırça darbeleri kullanmıştır. döneminde çok illüstratif
bulunmuş , renkleri çiğ kullandığı gerekçesi ile eleştirilmiştir. belki de niye
bu kadar eleştirildiğini anlatmanın en iyi yolu iki eser örneği vermektir:
![]() |
adolphe jourdan, 1864 |
![]() |
eduard manet, 1863 |
yukarıdaki eserlerin ikisinin de yaklaşık aynı dönemlerde, aynı
konuyu –venüs, çıplak- işlediğini düşünürsek konunun işlenişi bakımından da
manet çok radikal bir tavır sergilemiştir.jourdan'ın eserindeki güzel, teslim olmus ve zararsız bir venüs yerine, manet'in
izleyenin gözünün içine bakan bir hayat kadınını betimleyen eseri sanki farklı dönemlerin eserleridir.
özgün’e geri dönersek…. bu işinde daha kararlıydı, hızlıydı,
bilinçliydi. esere bire bir sadık kalmadı, renklere, fırça darbelerine kendi
yorumunu kattı. özgün’ün her geçen
çalışmasında daha da usta bir fırçası olduğunu görmek onun eğitmeni olarak beni
gerçekten tatmin ediyor. Umarım yeni evinin duvarlarını kendi resimleri ile
süsleyecek kadar çok iş çıkartabiliriz.
nilüfer ile
yaptığımız çalışmalar da çok verimli geçti. aynı objeyi defalarca çizmenin ne
kadar öğretici olduğunu tekrar etmekten bıkmayacağım. nilüfer iki hafta
üst üste benim sevgili dans ayakkabılarımı çizdi, yetmedi eve gidip kendi dans
ayakkabılarını da çizdi. sandalet gibi içinde ayak olmadığında çok boş gözüken
nesneleri çizmek zordur. bir form vardır ama o formu veren
ipuçları çok azdır- sandaletin ipleri-. daha önceki converse çalışmalarımızda
ayakkabının bütün yüzeyini görebiliyorken şimdi nilüferin hayal etmesi gerekti. öğrencilerimi zorlamayı seviyorum, çünkü
sonunda hep başarıyorlar :)))))))
nilüfer daha sonra daha tanıdık bir obje çizdi: tors. bu sefer
nilüfere ilk bir saat hiçbir müdahalede bulunmadım ve hatalarını kendi
görmesi için sürekli teşvik ettim. önce itiraz etti ama sonra aslında birçok
şeyi bensiz de güzelce yapabildiğini fark etti. bazen sürekli bize yardım eden
insanlar çevremizde olduğunda rahtlıkla yapabileceğimiz şeyleri denemeden
yardım alarak yapmayı tercih ediyoruz.
bu hafta ise takımı tamamladık ve üç silahşörler tam gaz
çalışmaya devam ettiler. selin -üstteki- ile nilüfer -alttaki- tors çizdiler. yaşasın! selin üç
hafta ara vermesine ramen bıraktığı
yerden devam edebildi. bu kadar sevinecek ne var demeyin, desen çizmeyi
öğrenmek dil öğrenmek gibidir, verdiğiniz ufak bir ara bile sizi
beklemediğiniz kadar geri atabilir.
özgün bu hafta hiç beklemediği bir çalışma yapmak zorunda
kaldı: soyut bir kompozisyon!!!!! geçen hafta konuştuğumuz gibi kolaj malzemeleri
ile gelen özgün daha önce yaptığı gerçekçi çalışmaların benzerini kolaj tekniği ile
yapacağını düşünüyordu. ben ise özgünün artık soyut bir kompozisyon kurmaya
hazır olduğunu düşündüğümden, onu bu çalışmaya zorladım. buradaki amacım
kompozisyonu bir anlam yüklemeden sadece görsel olarak kurgulamayı öğretmekti. soyut
resimler resmin en saf hali gibidir. sadece şekiller,dokular, renkler ve tonlar vardır. o yüzden soyut resim
çalışmaları, kolaj çalışmaları çok öğretici olurlar. bize kompozisyon kurgulamayı
öğretirler. özgün bu kompozisyonounda renk skalasını sınırladı ki kontrolu kolay
olsun. ama bu kompozisyona bir heyecan katmak için de biraz kırmızı kullandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder