13 Ekim 2010 Çarşamba

"düzgün" kardeşler!




Bu haftaki dersimize nurcan hanım gelemedi ama onun yerine özgün'ün ablası özlem geldi. düzgün kardeşler ailecek yeteneklilermiş de haberim yokmuş meğersem. özlem'e ufak bir kağıda ilk önce elma sonra sütlük çizdirdim. çok az bir yardım ile hemen doğru bir şekilde deseni çıkarttı. öğreten biri için anlattıklarının hepsini hemen anlayıp uygulayan bir öğrenci çok tatmin edici birşeydir. öğreten kendini çok başarılı hisseder. özlem de bana kendimi öyle hissetttirdi.

özgün en sonunda bir "yağlı boya açılımı" yaptı. ilk defa kaygı duymadan hızlı hızlı lekesel bir anlayışla resmine "girişti". yağlı boya başlangıçta çok zordur, insan nasıl yapacağını neresinden tutacağını bilemez. o yüzden en iyisi fazla kaygı duymadan cesurca dalmaktır resmin içine. yağlı boyada lekesel bir yaklaşım vardır, başka bir bakış açısı gerekir. artık çizgileri değil renk lekelerini ve bu lekelerin oranlarını , yönlerini görmek gerekir. bu hafta özgün şeytanın bacağından kırdı, devamı gelecektir!

Hiç yorum yok: