23 Ocak 2011 Pazar

nokia


geçen gün özgün'ün kopyasında bakarken nokia'nın birleşen ellerinin ilham kaynağının bu resim olabileceğini düşündüm. adem ve tanrı arasındaki iletişim ile bütün insanlar ve tanrı arasındaki iletişimi anlatmak istemiş sanki mikelaj. "nokia: connecting people"da bu fikirden çok uzak değil:)
özgün kopyasını yaparken adem tenindeki tonları daha doğru bulabilmek için fondaki koyulukları az çok belirginleştirdi. bütün renkler çevrelerindeki diğer renkler ile algılanırlar. siyahın yanında gri açık gri gözükebilir ama beyazın yanında aynı gri koyu gri gözükür. o yüzden özgün'ün fona ağırlık vermesi çok akıllıca bir seçimdi. resim yetenekle değil zeka ile yapılır:)

converse



ayakkabı çizmenin en zor tarafı iki ayakkabının da yere basıyor hissini vermektir bence. gerçekten ayakkabı içinde ayak varmışcasına yere basmalıdır yoksa desen hiçbirşeye benzemez. gözlemlediğim kadarıyla bütün öğrenciler de bunda zorlanıyor en çok. ece de özellikle sol taraftaki ayakkabının açısında zorlandı ama yılmadı! uzun bir çabadan sonra zafere ulaştı- yaklaşık üç saat. yine de malesef bu haftaki derste bitiremedi. haftaya bütün ayarıntıları ile mükemmel bir converse deseni yayınlayacağım, bizden ayrılmayın:)

21 Ocak 2011 Cuma

"solo" iskemle



daha önce de yazdığım gibi iskemle yeni başlayanlar için zorlayıcı ve sıkıcı olabilir. ama bu bir genellemedir ve ece istisna bir çizer! gerçekten ece gözüktüğünden daha zor çizilen bu gündelik objeyi çizerken neredeyse hiç zorlanmadı. ayrıca tonlaması, mekan duygusu ile tam bitmiş bir iş ortaya koydu. buradan da görebiliyorsuz ki bir obje ne kadar sıkıcı olursa olsun, usta bir elden çok heyecanlı bir resme dönüşebiliyor. van gogh'un en ünlü tablolarınından birinin iskemle tablsou olduğunu da unutmamak gerekir.

van gogh'un iskemlesi, 1888

11 Ocak 2011 Salı

romantik bir cuma sabahı



ece cuma sabahı sıcak puğaça dolu bir torba ile geldi. ben ona iskemle çizdirmeyi düşünüyordum ama puğaçaları ve ece'nin enerjisini görünce fikrim değişti. daha romantik bir kompozisyon çizdirmeye karar verdim. karakalem çizmeye başlayanları en baştan çok teknik- iskemle yeni başlayan için çok sıkıcı ve teknik bir çizim olabilir!- objelere başlatmaktan çekinirim. ece gibi yetenekli bile olsalar, desen çizmek gözüktüğünden daha zor ve şevk kırıcı olabilir.
ece ikinci haftasında üç elemanlı bir kompozisyonu neredeyse mükemmel çizdi. meyvelerin organik dokusunu , sütlüğün sert yapısını gayet iyi verdi. arkadaki kumaşta bazı problemler olsa da ilk deneme için oldukça başarılı. ece her hafta ödevlerini de yaptığı için, çok kısa sürede akademi öğrenci işleri ile yarışan resimler bekliyor olacağım.

mikelanj'in izinde


özgün mikelanj'ın ideal erkek bedenlerinden en ünlüsü - adem- ile ilk nü boyasına başlamıştı. nü çiziminde en küçük bir hata göze çarpabileceğinden özgün ilk katlarda çok dikkatli çalışıyor. mikelanj işleri ile olduğu kadar karekteri ile de sanat tarihinde özel bir yere sahiptir. mikelanj sanatçı olunmaz sanatçı doğulur tezini savunanlar için ideal bir örnektir bence. irving stone, "ilahi ıstırap" adı ile türçeye çevrilen romanında mikelaj'ı buhranlar ve hırslar içinde hiç durmadan çalışan bir sanatçı olarak tasvir eder. gerçekten de yazılı kaynaklara bakıldığında da mikelanj büyük otoritelere baş kaldıran, bildiğini okuyan ve tek başına gece gündüz çalışan bir adamdır. bakalım özgün bu karakteri 'adem'ine yansıtabilecek mi :)

3 Ocak 2011 Pazartesi

"adem"

özgün bu hafta genel hatları ile "adem" i ortaya çıkarttı. benim de önerim ile çok ince boya katmanları ile ilerliyor. öyle yapmasınıın sebeplerinden biri de "fresko tekniği "
ile yapılmış bir resmin reprödüksiyonunu yapması oldu.