28 Temmuz 2010 Çarşamba

özgün ve cam ve kedi....



özgün gerçekten harika bir iş çıkarttı, kedi bile beğendi:)


nurcan'ın ilk dersi




ilk ders, ilk karakalem çalışması, ilk vazo! nurcan daha ilk dersinde, azimle aynı vazoyu üç kere çizerek mükemmele yakın bir sonuca ulaştı. daha önce de yazdığım gibi aynı objeyi defalarca çizmek birçok farklı obje çizmekten daha öğreticidir. ama işin asın güzel kısmı bu talebin nurcan'dan gelmesi oldu.


.... ve çaydanlık, çizime başlayan her türk gencinin bir çaydanlık tecrübesi olur. nurcan'ın vazo ile yorucu mücadeleden sonra bu kadar hızla başarılı bir çaydanlık çizmesi büyük başarı.





14 Temmuz 2010 Çarşamba

yeni bir renk ustası: ezgi


ezgi degas'ın renkerini ustaca bulmaya başladı bile. hatta resmin alt tabakasındaki rengin üstüne gelen renge nasıl bir etki yapacağını düşünüp ona göre alta ışıklı bir renk koyma denemesinde bile bulundu!
bütün yağlı boya tablolar çok hızlı başlar ve bir türlü bitmek bilmez. bu neredeyse altın kuraldır. ezgi de detaylara girdikçe daha ne çok karacak renk ve eklenecek detay olduğunu fark ediyor. daha önce de dediğimiz gibi klasik yağlıboya tablolar sabır işidir. ortaya çıkan sonuç ise sabredebilirseniz çok tatmin edicidir : )

13 Temmuz 2010 Salı

özgün'ün dönüşü



özgün uzun bir süreliğine "sanatsal aktivitelerini" iş yüzünden aksatmak zorunda kaldı. yeni resim yapmaya başlayanlarda uzun molalar vermek çok tehlikeli olabiliyor. henüz tam oturmamış olan bilgiler iki haftada insanın kafasından kaybolup gidebiliyor ve el de anında tembelleşebiliyor. yapacak birşey yok, herkes bir şekilde geçimini sağlamak zorunda:)
uzun bir molanın ardından özgün daha önce hiç denemediği birşeyi çizdi: cam bir vazo! evet özgün için yorucu bir ders oldu ama ortya çıkan sonuç da güzel oldu. cam objeler insanın gözünü çok korkutur. insan en başta o şeffalığı verebileceğine hiç inanamaz. ama herşeyde olduğu gibi yaptıkça ne o kadar da zor olmadığını anlar ve cam çizmenin tadını çıkartır.

yalnız kovboy - ya da kovgirl mi demeli?

son derste ezgi yalnızdı. üstüne ben de resmin fotosunu ancak koyuyorum çünkü dersten hemen sonra bilgisayarsız bir hafta geçirmek üzere tatile gittim. herneyse... ezgi yağlı boyanın zorlukları ile bu derste iyice yüzyüze geldi. insan bu aşamada kendini çok çağresiz ve yalnız hisseder. fena halde yardıma ihtiyaç duyar ve yaptıklarının resmini ilerletmediğini sanar. ama bunlar "her genç kızın başna gelir" ve aslında hiç de hissedildiği kadar kötü bir vaziyet yoktur. ezgi'nin resmi de bence son derece başarılı gidiyor. artık ezgi istediği rengi bütün paleti kaplamadan daha ufak bir köşede bulabiliyor ve saatlerini bir renk için harcamıyor.ayrıca fırça hakimiyeti inanılmaz gelişti. degan'ın renk lekelerini artık zorlanarak da olsa görebiliyor ve bunları taklit edebiliyor. zaten sonuç da ortada! yine de gidecek yol uzun :)